MENÜ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
REHA MUHTAR'IN GAFLARI
- Haber: Bir yüzücü 350 Tonluk gemiyi çeker.
R. M. : - Nasıl çekiyorsunuz gemiyi?
-Inanç meselesi, içinizde bunu hissetmeniz gerekir.
R.M. : - Neyi hissetmem gerekir? Gemiyi mi?
-
- Haber : Mahkumlar tünel kazarak kaçar...
R .M. : Mahkumlar kaçmak için mi tünel kazdılar?
-
- Haber : Bir okul müdürü cinsel tacizle suçlanır...
R. M. : Sen benim sözümü bile kestiğine göre kim bilir daha neler yapmışsındır.
-
- Haber : Harika Avcı kürtaj yaptırmıştır.
R.M. : Peki, Bebek şimdi nerede?
-
- Alparslan Türkeş'in cenaze töreninin olduğu gün sevgili Reha Muhtar Show Haber'de şöyle konuşur:
-Cenaze töreninde sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı.
-
- Reha Muhtar karısını boğarak öldüren adamı programına çıkarıyor.
İlk sEfenim, başınız sağ olsun.
özü: - -
- Haber: Cenk Koray'in oğlu cama kafa atar ve vefat eder...
- R.M. : - Peki Sayın Cenk Koray, oğlunuz daha önce de sık sık cama kapıya kafa atar mıydı?
-
- Reha Muhtar anlamakta bazen güçlük çeker:
- Doğuştan kör olduğunuzu anladım da beyefendi, küçükken de gözleriniz görmüyor muydu onu - soruyorum?
-
- Reha Muhtar, canlı yayında Şerafettin Bey'le konuşuyor.
-Sayın Şerafettin Bey kardeşim, siz orada var mıydınız, yok muydunuz, efenim?
-Yoktum.
-Yoktum diyorsunuz.
-Yoktum diyorum.
-Bak Şerafettin sana bir daha soruyorum. Var mıydın, yok muydun?
-Valla billa yoktum.
-Yemin etmenize gerek yok efendim, size inanıyoruz.
-Var mıydın, yok muydun?
-Vardım efendim..
-Peki Şerafettin siz demin yoktum diyordunuz, şimdi vardım diyorsunuz. Bu nasıl iş kardeşim?
-Yoktum dedim inanmadınız, ne yapayım?
-Ne yapacağınızı ben bilemem efendim. Orasını sen düşün. Var mıydın, yok muydunuz?
-Hatırlamıyorum.
-Hatırlayınız efendim. Bak bir filmimiz var sizinle ilgili. Onu birlikte izleyelim, sonra sana soracağım.
- Araya söz konusu film giriyor. Bir muhabir kapıyı kırıp Şerafettin'in evine giriyor ve kibarca, gizli
- kamera (!!) ile çekim yapmak için izin istiyor.
- Şerafettin Bey izin vermiyor tabii. Bunun üzerine kameraman dinlemiyor,çekimlerini yapıp gidiyor.
- Yine Reha Muhtar geliyor görüntüye:
- -Filmimizi izlediniz, Şerafettin Bey. Şimdi ne diyorsunuz?
-Galiba varmışım.
-Galiba ile olmaz efendim, emin misiniz?
-Eminim.
-Öyleyse eminsiniz yani.
-Evet efendim, eminim.
-Şerafettin Bey eminim diyorsunuz ama pek emin görünmüyorsunuz..
-
- -Sayın Hamdi Bey iyi akşamlar efendim. Sizin adınız Hamdi midir, efendim?
-Evet Hamdi'dir, Reha Bey..
-Hamdi diyorsun.
-Hamdi diyorum çünkü nüfus kağıdımda öyle yazıyor.
-Ben nüfus kağıdınızı sormuyorum efendim.
-Sana soruyorum: Sizin sahte olmayan isminiz nedir?
-Hamdi.
-Peki sahte olan isminiz hangisi?
-Benim sahte olan bir ismim yok!
-Ama demin sahte olmayan ismim Hamdi dediniz.
-Demek ki bir de sahte isminiz var. Size Yeşil diyorlar efendim. Siz Yeşil misiniz?
-Hayır Yeşil değilim.
-Öyleyse size niye Yeşil diyorlar?
-Bana Yeşil demiyorlar. Hamdi diyorlar.
-Yani inkar ediyorsunuz. Sükut ikrardan gelir Hamdi.
-Ben sükut etmiyorum, konuşuyorum ve Yeşil değilim diyorum.
-Yeşil değilim dediniz ama mosmor oldunuz.
Bakıyorum şimdi de kızarıyorsun. Niye sarardın Hamdi?
-Sarardım çünkü ben Tanrı'nın kuluyum. Her renge girerim.
-Ne oldu Hamdi Bey? Bir tuhaf konuşuyorsunuz.
-Galiba delirdim. Bana bir doktor lütfen!
-Geçmiş olsun, Hamdi Bey. Size acil şifalar diliyorum. İyi akşamlar efenim.
-
- HABER: Organ mafyası ile ilgili...
- Allah onları bizden beter etsin (!)
-
- Efenim, bir gün daha böyle geçti, efenim.
İyi günler, Türkiye!
|
|
|
|
|
|
|
|
| | |